Bir gün Bizans kralı iki elçisini Mekkeye gönderir.Amacı bu zamanlarda çok güçlü olan bu Arap halkının sırrını öğrenmek ne yaptıklarını bilmek ve kendi ülkesinide gelçi iştirmektir.Bu emir üzerine iki elçi Mekkeye doğru hareket ederler.İki elçi Mekkeye geldiklerinde hiç de Mekkeyi umdukları gibi bulmazlar.Padişahın çok övdüğü bu şehirde ne düzgün bir yerleşim ne de bir gösterişli konaklar evler yok.İki elçi yollarına devam eder ve yoldan geçen birisine ''sizin padişahınız kim bizi ona götür biz bizanstan geldik'' derler ve bu söz karşılığında adam elçileri Hz. Ömerin yanına götürürler.İki elçi ikinci şaşkınlığına uğrar.Halifenin oturduğu ev harabedeenn başka birşey değidir.Kapısı bile bi halılyla örtülmüştür.İki elçi Hz ömer efendimize kibirli bir şekilde ''Biz sizi çok güçlü devlet bilirdik ama siz öyle değimişsiniz derler.Hz ömer bu cevap karsılığında ''ben o kadar güçlüyüm ki buradan sizin kralınızın gözlerini kör ederim '' der ve parmaklarını iki ye benzer bir şekilde gösterir.İki elçi Bizansa geri döndüğünde kralın hasta olduğunu öğrenirler ve kralla görüşmeleri izin verilmez.İki elçi Mekkeden geldiğini söyleyerek çok önemli şeyler söyleceklerini haber veririler ve kralla görüşürler.İki elçi şaşkına döndüren bir şey vardır ve o şey karlın gözlerinin hasta olmasıdır.İki elçi hz. Ömer efendimizin sözü akıllarına gelir.İşte iman gücü ve iste hz. Ömer efendimiz
Not: bunu ben kendim yazdım ama gerçektir hocamdan duydum